d) Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'deki Faaliyetleri
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Kırşehir'de büyük bir törenle ve coşku ile Kapıcı Camii Önündeki meydanda karşılandıktan sonra, ilk olarak hükümet binasına gitmişlerdir. Burada kısa bir süre dinlendikten sonra Gençler Derneği üyelerinden M. Sıtkı(Doğu) Bey ve Hilmi (Nural) Bey, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını çay içmeye dernek binalarına davet etmişlerdir. Bu arada Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Müftü Halil (Gürbüz) Bey ve arkadaşları, Mustafa Kemal Paşa'nın yanından bir dakika olsun ayrılmamışlardır. Bu yakın ilgi sonucunda Mustafa Kemal Paşa'nın Gençlik Derneği ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerine olan güveni iyice artmıştır. Hatta bu sırada Mustafa Kemal Paşa'ya gelen bir şifre telgrafını hiçbir sakınca görmeden, şifre çözücü ile birlikte açarak onların okumalarına izin vermiştir.
Müftü Halil (Gürbüz) Bey'in ifadesine göre Mustafa Kemal Paşa Kırşehir Müdafaa
i Hukuk Cemiyeti'nden şunları istemiştir:
a) Erzurum ve Sivas Kongrelerinde belirlenen esaslara göre verilen emirlerle hareket edilmesini, çünkü bu emirlerin her türlü durum dikkate alınarak hazırlandığını, bu hususun tüm vatandaşlara duyurulması ve aydınlatılmasını,
b) Her fırsatta halkla ilişki kurulmasını ve genel durumun anlatılması hususudur.
Hükümet binasından ayrılan heyet, önce belediyeyi, sonra da ortaokulu ziyaret etmişlerdir. Ortaokulda Kırşehir Sancağı'nın eğitim-öğretim durumu hakkında okul müdürü ve aynı zamanda Milli Eğitim Müdür Vekilliği görevini yürüten Ömer Aydın (Genç) Bey'den gerekli bilgileri almıştır. Bu arada Mustafa Kemal Paşa ile Ömer Aydın Bey arasında şöyle bir konuşma geçmiştir.
M. Kemal Paşa: - Müdür Bey, Kırşehir'in kaç iptidai mektebi var?
Ömer Aydın Bey: - Yetmiş, Efendim,
M. Kemal Paşa: - Kaç köyünüz mevcut?
Ömer Aydın Bey: -Üç yüz altmış iki pare
M. Kemal Paşa: - Mektep adedi köy sayısına göre azdır. Her köyde bir mektep
açılmasını temin etmek için ne düşünüyorsunuz Müdür Bey?
Ömer Aydın Bey: - Efendim, eğer Umumi Harp'ten dönen ihtiyat zabitlerinin muallimlikle istihdamı mümkün olursa bu fikirlerinizi ziyadesiyle mevkii fiile koymak imkan dahiline girer. Okuma nispeti birden yükseltilebilir.
Mustafa Kemal Paşa bu konuşmasıyla, ülkenin kurtulacağından emin olduğu anlaşılacağı gibi, eğitim ve öğretim konusundaki düşüncelerinin de daha şimdiden hangi boyutta olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Çünkü henüz örgütlenme aşamasında bulunan halkın durumu, ülkenin yer yer işgal edilmeye başlanması, İstanbul Hükümeti'nin tutumu ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinde başlayan isyanlar sürüp giderken, Mustafa Kemal Paşa'nın eğitim ve okullaşma konusundaki düşünceleri, ne denli uzak görüşlü olduğunu ve milletine olan güvenini açıkça ortaya koymaktadır.
Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri ortaokuldaki bu görüşmelerinden ve sunulan kahveleri içtikten sonra Gençler Derneği'ne gitmişlerdir.
Kırşehir Gençler Derneği üyeleri Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyelerini kapıda karşılamışlar ve dernek üyesi M. Sıtkı (Doğu) Bey: "Genç arkadaşlarım adına derneğimizi şereflendirdiğiniz için teşekkür ederim" demiş, Dernek Reisi Reşat Bey, konukları ve üyeleri Mustafa Kemal Paşa'ya takdim ettikten sonra, kısa bir teşekkür konuşması yapmıştır. Cevat Hakkı Bey'de hazırlamış olduğu konuşmasını okuduktan sonra, konuklara çaylar ikram edilmiş ve ülkenin o günlerde içinde bulunduğu olağanüstü durum konuşulmaya başlanmıştır. Dernek üyeleri milli mücadeleden yana olan görüşlerini belirtmiştir, Mustafa Kemal Paşa ise, Kırşehir gençlerinin ülke meselelerine gösterdikleri ilgi ve duyarlılıktan sonra derece memnun olmuştur.
Bu arada Gençler Derneği'nin tüzüğünü alarak inceledikten sonra; "Sevgili gençler, sizin gösterdiğiniz heyecanlı tavır ve hareketlerinizden çok mutlu olduk. Esaret tehlikesine düşen, hürriyet ve istiklalini elde etme hususundaki davamızın ruhuna inanmış olduğunuza kanaat getirerek tüzüğünüzün çizdiği esaslar cidden takdir edilir şekildedir. ilerde hepinizin şerefli başarılar yolcusu olduğunuzu görmekle iftihar ederiz. Şeklinde dernek yöneticilerini duygulandıran ve mutlu eden sözleş söylemiştir.
Mustafa Kemal Paşa Kırşehir Gençler Derneği'ndeki bu takdir dolu ve anlamlı konuşmasından sonra, dernek yöneticileri tarafından getirilen hatıra defterine, o andaki duygu ve düşüncelerini yansıtan aşağıdaki metni yazarak Temsil Heyeti üyeleri ile birlikte imzalamıştır. Kırşehir gençliği ve Kırşehir halkı için bir övünç belgesi olan bu belgedeki sözler şöyledir:
"Kırşehir gençliğinin, vatanımızda gençliğin kıymetli bir enmuzeci olduklarını ispat edecek efkar-ı metine ve musîbe ile mütehallî kanaati ile vaz-ı imza eyleriz.
24 Kânunuevvel1335
H. Behiç A. Rüstem M. Müfit H. Rauf M. Kemal"
(Kırşehir gençlerinin, ülkemiz gençliğinin değerli bir örneği olduklarını kanıtlayarak ve doğru görüşlerle donatılmış oldukları kanaati ile imzalarız.
24Aralık 1919
Hakkı Behiç Alfred Rüstem Mahzar Müfit Hüseyin Rauf Mustafa Kemal)
Kırşehir Gençler Derneği'ndeki bu tarihi görüşme ve açıklamalardan sonra, geç vakit gençlere veda ederek ayrılan Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri Müftü Halil (Gürbüz) Bey ile birlikte kendilerine ayrılan Kılıçözü kenarında ve şimdiki Ekinciler Un Fabrikası yakınında bulunan, Sait Efendi'nin (Çopur Sait) oğlu Öğretmen Mustafa (Erdem) Bey'in evine gitmişlerdir. Konukların yatabilmeleri için gerekli yatak-yorganlar Belediye Başkanı ve üyelerin evlerinden getirilmiştir. Çorba, hindili pirinç pilavı, su böreği, turşu ve meyveden oluşan akşam yemeği, yer sofrasında, samimi bir ortamda yenilmiştir. Mustafa Kemal Paşa en çok Kırşehir'in geleneksel yemeği olan "su böreğini" beğenmiştir. Yemek sırasında Ortaokul Müdürü Ömer Aydın Bey'in düzenlemiş olduğu ve ortaokul öğrencilerinin katıldığı coşkulu fener alayının, kaldıkları binanın önüne gelmesi üzerine, Mustafa Kemal Paşa ve heyet üyeleri dışarı çıkarak, bu coşkulu topluluğu selamlamışlardır. Bu sırada Ortaokul Müdürü Ömer Aydın Bey; "Pek muhterem Paşa Hazretleri, vatanımızın kolunu, kanadını budamak için her taraftan memleketimizin saran düşmanlara, sizin kahramanca yapacağınız kumanda altında savaşacak olan askerlerimizden yiyecekleri tokatla, cezalarını bulacaklarını imanımız vardır. Fransa Cumhur Başkanı Raimonde Poincare, vatanımızın hastalandığını söylemekle büyük hataya düştüğünü ilerde kendisi de itiraf edecektir. Memleketimizin hasta olmadığını, vatanımızın aslanlar yatağı olduğunu ispat için bu millet sizin rehberliğinize muhtaçtır.
İstanbul Hükümeti ecdadımızın kanını akıtarak kazandığı bağımsızlığı feda edecek kadar aczi yet içinde bulunuyor ve sanki düşmanla işbirliği yapmış gibi görünüyor. işte bu ,gördüğünüz halkın sevgi gösterisi, size candan bağlılığının açık bir belirtisidir. Varolunuz. Amacınıza ulaşmanızı ve sağlığınızı Allah'tan dileriz, aziz ve muhterem heyet…" şeklinde bir konuşma yapmıştır.
Ömer Aydın (Genç) Bey'in bu konuşması üzerine Mustafa Kemal Paşa'da gençlere olan güvenini, ülkenin içinde bulunduğu durumu ve nelerin yapılması gerektiğini açıklayan uzun bir konuşma yapmıştır. Bu konuşma, o günlerde ortaokulda tarih, coğrafya ve beden eğitimi derslerini veren ve daha sonra da Kırşehir Milli Eğitim Müdürlüğü görevi yapmış olan Cevat Hakkı Tarım Bey tarafından "Atatürk Kırşehir"de adlı bir kitapta yer almıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın yaptığı bu konuşma 30 Ağustos 1936 tarihli "Kırşehir Gazetesi" nde yayınlanmıştır. Bu konuşmanın en çarpıcı yanı ise: "Müstakil yaşamak için feyizli vatanın teminine muhtacız. Çizdiğimiz bir hudut vardır. Bu hududu ecnebilerin elinde bırakmayacağız, emniyetiniz pek sağlamdır" şeklindeki bu ifadelerle üstü kapalı da olsa Misak-ı Milli sınırlarının 20 Ocak 1920 tarihinden önce düşünülmüş olduğunun, Mustafa Kemal Paşa tarafından Kırşehir'de açıklanmış olmasıdır. Aynı konuşma A. Ü. Türk inkılap Tarihi Enstitüsü'nce de resmi bir belge olarak kabul edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa bu konuşmasından sonra, fener alayı alkışlar arasında dağılırken: "Sevgili Kırşehir halkı ve gençleri! Bizi çok hislendirdiniz. Her yerde halkın coşkun sevgi gösterileri ile karşılaştık. Milletin inancının kuvvetli olduğunu gördük.
Namık Kemal:
'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok imiş kurtaracak baht-ı kara mâderini,
demiş. Bu milletin içinden çıkan ben Kemal de övünerek değil, milletimizin asalet ve kahramanlığına dayanarak söylüyorum:
'Vatanın bağrına düşman dayasa hançerini,
Elbet bulunur kurtaracak baht-ı kara mâderini,"
diyerek, milletin hayat ve hürriyeti söz konusu olduğunda, kendisiyle birlikte tüm Türk Milleti'nin her türlü özveriye katlanabileceğini dile getiriyordu.