Kırşehir ve İlçeleri Kültürel Web Tanıtım Sitesi
  Yakın Tarih Döneni Kırşehir
 

11 - Yakın Tarih Döneminde Kırşehir 

Kırşehir 1921 'de bağımsız mutasarrıflık haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde il merkezi olmuştur. 1924'te Kırşehir'e; Avanos, Çiçekdağı, Hacıbektaş ve Mucur bağlan­mıştır. 1944'de Kaman da ilçe haline gelince, Kırşehir'in ilçe sayısı beş olmuştur.

 

20 Temmuz 1954 tarih ve 6429 sayılı kanun, Nevşehir'i il, Kırşehir'i de ona bağlı bir ilçe haline getirmiştir. Çiçekdağı Yozgat'a, Kaman Ankara'ya, Hacıbektaş, Avanos ve Mucur ise Nevşehir'e bağlanmıştır. 1 Temmuz 1957'de çıkarılan 7001 sayılı kanunla Kırşehir yeniden il olmuştur. Bu yeni düzenlemede Kırşehir'e Çiçekdağı, Kaman ve Mu­cur bağlanmıştır. Hacıbektaş ve Avanos ise Nevşehir'e dahil edilmiştir. Akpınar (1987), Akçakent (1990), Boztepe (1990) yılında Kırşehir'in yeni ilçeleri olmuştur. Halen Kırşe­hir'e bağlı yedi ilçe vardır.

 

  

MUSTAFA KEMAL PAŞA VE TEMSİL HEYETİ’NİN KIRŞEHİR’E

GELİŞİ VE FAALİYETLERİ

 1 - Mustafa Kemal Paşa'nın Kırşehir'e Gelişi Öncesinde Kırşehir ve Yöresinde Durum

 

Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra ülkenin genelinde olduğu gibi Kırşehir yöresinde de halkın, genel bir karamsarlığa düştüğü, böylesine ağır şartlar taşıyan ant­laşmanın gelecekte daha büyük tehlikeleri beraberinde getireceğini düşündüğü ve bu nedenle gittikçe yaklaşan kötü günleri göğüsleyebilmek için bir takım çareler, çıkış yol­ları aradığı görülmektedir. Kırşehir halkı, dernek ve cemiyet çalışmalarını hızlandırarak, Milli Mücadele ve hazırlık çalışmalarına başlamış, böyle bir ortamda, İstanbul Hüküme­ti'nin teslimiyetçi anlayışına karşı çıktığı gibi, çevresinde ortaya çıkan isyancılara karşıda gereken tepkiyi göstermiştir.

 

Kırşehir halkı, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan M. Kemal Paşa'yı, Samsun'a çıkışından itibaren, Milli Mücadele yolunda yapmış olduğu tüm faaliyetlerini, her türlü haberleşme ve ulaşım araç-gereçlerinin son derece kısıtlı olduğu bir dönemde, bütün çalışmalarını olabildiğince yakından takip ediyordu. Nitekim Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Kırşehir'e gelişleri sırasında Kırşehir halkının, göstermiş olduğu sı­cak ilgi ve bağlılıktan, ülkenin içinde bulunduğu durumu bilinçli olarak kavramış olduk­larını anlayabiliyoruz.

 

Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Sivas Kongresi'nden (04-11 Eylül 1919) sonra Ankara'ya varmak için izlenecek yolun planlanması, Sivas'ta Hüsrev Bey (Berlin Elçisi) tarafından önceden yapılmıştı. Bu planda öngörülen konaklama yerleri, yalnız yolculuk gereği uğranılması zorunlu olan yerler olmayıp, Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele'nin gerçekleşmesinde düşündüğü bir planın gereği idi. Ankara yolculuğu için Hüsrev Bey tarafından hazırlanan genel program Mustafa Kemal Paşa'ya sunuldu­ğunda, Mucur'dan Hacıbektaş'a gitmenin de mecburi olduğunu, ancak Mucur'a varınca­ya kadar bu durumun gizli tutulması gerektiğini bildirmiştir.

 

Zira Hacıbektaş’ta Mustafa Kemal Paşa için çok önemli bir kişi oturuyordu ve İstanbul’a da dirsek çevirmiş bulunuyordu. Ankara Kalesi'nin yanı başında, kendiliğinden meydana gelen bu güç, elbette görülmeye, ilgilenilmeye değerdi. Şüphesiz ki, bu plan yapılırken askeri ve siyasi ortam da dikkate alınmıştır. Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti'nin Ankara yolu üzerinde bulunmayan Hacıbektaş'a yönelmesi, Mustafa Kemal Paşa'nın siyasi ve askeri planının bir gereğidir. Kayseri'den sonra doğrudan Hacıbek­taş'a gitmeyip Mucur'a kadar geldikten sonra tekrar dönmeleri ise, o tarihlerde doğru­dan Hacıbektaş'a giden otomobillerin geçebileceği bir yolun bulunmamasındandır.

  

Bilindiği gibi, Sivas-Ankara yolunun izlenmesi bir rastlantı değildir. Çünkü M. Kemal Paşa, hayatı boyunca yapacağı işleri hep önceden planlamış ve amaca ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmıştır. Nitekim, bu yolu seçerken de şu hususları göz önünde tut­muş olması muhtemeldir. Birincisi; Sivas-Ankara yolu, Anadolu'nun ortasında ve merke­zi konumdadır. Milli Mücadele için ihtiyaç duyulabilecek kaynağı düzenli olarak üretme­ye uygun olan bu yolun işgal edilme ihtimali de coğrafi açıdan çok zordur. ikinci olarak; bu bölgedeki yerleşik birimlerinde kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ve dernekler çok etkin bir şekilde çalışmaktadırlar.

 

Yukarıdaki görüşleri doğrular biçimde Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, bu bölgedeki mil­li faaliyetler için şunları belirtmektedir: "Kayseri ve Kırşehir gibi Orta Anadolu'nun önem­li şehirleri ile civarlarındaki milli teşkilatların durumunu yerinde incelemek üzere uğra­mış, Kayseri ve Kırşehir yörelerindeki gerek teşkilatlardaki gelişmeleri ve gerekse milli heyecanı memnuniyetle görmüştüm." Türk devlet geleneğinin bir gereği olarak bu yöre halkının benliğine yerleşmiş olan padişah ve halifeye bağlılık ve sevgiyi, İstanbul Hükü­meti, Ankara Valiliği aracılığı ile kendi yararları için kullanmaya çalışmışsa da, yöre hal­kının kuvvetli önsezisi ve çok yüksek bir milli bilince sahip olması sayesinde başarıya ulaşamamıştır. İstanbul Hükümeti tarafından 16.09.1335 (1919) tarihinde Konya'da bu­lunan 12. Kolordu Komutanlığı'na gönderilen yazıda; Mucur Kaymakamı ve Kırşehir Mutasarrıfı'nın Hacıbektaş'a gelerek: "...Çelebi Efendi ile tekkesinin babalarını teslih için iğfalat ve teşfikatta bulunmuşlar ise de nail-i emel olamayarak avdet ettikleri..."nin belir­tilmesi, İstanbul Hükümeti'nin bu bölgede açık bir şekilde çalışma yaptığını, ancak ba­şarılı olamadığını göstermektedir.

 

Böylece Ali Fuat Paşa da, bu bölgede İstanbul Hükümeti'nin faaliyetlerinin oldu­ğunu şu sözleri ile doğrulamaktadır: "Birkaç ay evvel Ankara Valisi Muhittin Paşa'nın bu­rada çevirmek istediği entrikalar tamamen boşa çıkmış, Kırşehir halkı milli davaya sa­dakatini ispat etmiştir."

 

Özetle, Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti üyelerine 21-26 Aralık 1919 tarih­leri arasında, Kırşehir'de geçirdikleri beş gün boyunca gösterilen ilgi ve destek, Kırşehir halkının Milli Mücadele konusundaki olumlu yaklaşımını ve duyarlılığını açıkça ortaya koymaktadır.

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol